Eğitim-öğretimde zafiyet yok
SUBÜ Konuşmaları'nın 42'inci konuşmacısı olaran Rektör Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, uzaktan eğitim nedeniyle eğitim-öğretimde zafiyete yol açacak bir durumun olmadığını ve iş yeri uygulamasının devam ettiğini söyleyerek deprem bölgesindeki büyük yıkım ve beraberinde getirdiği sıkıntılar karşısında empati yapılmasının öneminden bahsetti.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın
42’inci konuşmacısı ‘Rektör Özel’ başlıklı söyleşiyle Rektör Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık oldu.
Moderatörlüğünü İletişim Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. İlknur Çakar’ın üstlendiği söyleşide
uzaktan eğitim süreci, akademik çalışmalar dersi, sosyal transkript, üniversitenin depremle ilgili
çalışmaları, gelişmeler ve hedefler konuşuldu. SUBÜ Stüdyoları’nda gerçekleştirilen program
üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den izlenebiliyor.
İnsan ihtiyacı çok fazla
Uzaktan Eğitim kararının bir zorunluluk nedeniyle alındığını belirten SUBÜ Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Sarıbıyık, “Ülkemiz çok zor şartlardan geçiyor. Asrın en büyük felaketini yaşadık. Büyük
bir alanda çok sayıda insanı kaybettik. Milyonlarca insan mağdur oldu. Tabii ki bu boyutta bir
felaket karşısında bir takım tedbirler alınmak durumunda. Kış şartlarında insanların kafalarını
sokacakları mekânların oluşturulması için çalışmalar yapılıyor. Ülke genelinde üniversitelerin
yurtları ve imkânları depremzedeler için seferber edildi. Devletimiz bu yönde bir adım attı. Yıkım
çok büyük olunca insan gücüne duyulan ihtiyaç da o derece büyük oluyor. Üniversitelerdeki
akademik ve idari elemanların bölgedeki çalışmalara sosyal ve teknik açıdan katkı vermesi de bu
nedenle önemli. Öğrencilerimizin serzenişlerine bazen katılıyorum ancak bazen de empati
yapabilmemiz lazım. İnsanlar çok zor durumdalar. Ayakkabı olmadan pijamalarıyla evlerini terk
ettiler. Dışarda karın altında yatak kıyafetleriyle kaldılar” diye konuştu.
Bir rektör 230 yakınını kaybetti
Depremin ardından rektörler arasında yapılan konuşmalara da değinen Sarıbıyık, “Bölgedeki
rektör hocalarımızdan bir tanesi 230 yakınını kaybettiğini söyleyerek bize, ‘böyle bir
durumdayken nasıl eğitime başlamayı konuşabilirsiniz’ diye sitemde bulundu. Bizim açımızdan bu
ağır bir şeydi. Neticede bakıldığında eğitim-öğretim sonlandırılmadı. Üniversitemiz uzaktan
eğitim konusunda pandemi döneminde büyük bir tecrübe kazandı. Eğitimde önemli olan bilgi,
beceri ve yetkinliklerin kazanılmasıdır. Beceriyle ilgili olarak zaten tüm birimlerimizde
öğrencilerimizi bu dönem de iş yerine gönderdik. Biz bu ayrıcalığımızdan pandemide bile
vazgeçmedik. İş dünyası açık olduğu müddetçe de vazgeçmeyeceğiz. Eğitim bilimcilerin
hazırladığı bir eğitim piramidine göre derse ilişkin bilgilerin sadece yüzde 5’i sınıflarda
öğreniliyor. Hocalarımız uzaktan da olsa bilgi aktarımını sürdürüyor. Şu anda eğitim-öğretimde
zafiyete yol açacak bir durumda değiliz. Üniversitelerin sadece dersten ibaret olmadığını sosyal ve
kültürel canlılığıyla da önemli bir ekosistem olduğunu biliyoruz. Öğrencilerimizin geçici bir
süreliğine güçlü bir empati yaparak duruma sabretmeleri gerekiyor. Yardım ve çalışmalar için de
hocalarımız ve idari personellerimizin bir kısmı bölgede olmak zorunda.”
İlk andan itibaren sahadayız
Depremzedelerle ilgili çalışmaları konuşmaktan ve paylaşmaktan imtina ettiklerini vurgulayan
Sarıbıyık, “Zaten mümkün olduğunca yaptıklarımızla ilgili görüntü vermemeye özen gösterdik.
Ancak bir taraftan da yapmış olduğumuz işlerin bir teşvik sağlaması ve pozitif katkı vermesinin de
önemli olduğunu düşünüyoruz. Biz bir devlet kurumuyuz. Bütün gücümüzle deprem bölgesinde
ve depremle ilgili çalışmaların içindeyiz. Yaptıklarımız bu büyüklükteki bir afet için belki denizde
bir damla gibi kalacak ama elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bazen dostunuz olan insanlar
bile yaptıklarınızı görmezden gelebiliyorlar. Birçok şey yapmış olmanıza rağmen üniversiteler
hiçbir şey yapmıyor şeklindeki söylemler canımızı sıkıyor. Depremin ilk anından itibaren
sahadayız. Daha önce kurulan ve eğitimlerini alan AFAD ekibimiz hemen hazırlanarak bölgeye
gitti ve günlerce arama kurtarma faaliyetlerine katıldı. Çok gayretli ve çok fedakâr çalışmalar
yaptılar. Gönüllü akademik ve idari personellerimizden böyle bir ekibi kurmuş olmanın faydaya
dönüşmesi ve canların kurtarılması bizleri mutlu etti” ifadelerini kullandı.
Herkes destek olmalı
Arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra bölgede başka çalışmalar da gerçekleştirdiklerini
kaydeden Sarıbıyık, “Bir anda üniversitemizdeki neredeyse bütün araçlar deprem bölgesindeydi.
Malzeme götürenler, teknik ekibe alet-edevat desteği sağlayanlar oldu. İskenderun’da günde 1.5
kişilik çorba dağıtıyoruz. İlk olarak Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi
ekibimiz, daha sonra İnşaat Mühendisliği Bölümü akademisyenlerimiz incelemeler için bölgeye
gittiler. Hasar tespit çalışmaları yaptılar. İlgili çalışmalar rapor haline getirildikten sonra kamuoyu
ile paylaşacağız. Tabii oraya gidemeyip gönlü orada olan ekiplerimiz de vardı. Kızılay ile birlikte
başlattığımız kan bağış kampanyamız oldu. 1000’e yakın gıda kolisini bölgeye gönderdik. Turizm
Fakültemiz ve Sapanca Turizm Meslek Yüksekokulumuz ekmek üretimine başladı. Ayrıca
bölgede kurulacak mutfakta da görev alacaklar. Ferizli Meslek Yüksekokulu’ndaki hocalarımız
kışlık kıyafetler dikerek bölgeye gönderdiler. Böylesi bir afette ülkemizin yeniden
toparlanabilmesi için herkesin desteğine ihtiyaç var. Biz de deprem bölgesinde yaşıyoruz.
Sakarya’da her an ne olacağı belli değil. Ben tüm akademik ve idari personelimize bizimle birlikte
bunu paylaşan tüm dostlarımıza ve hakikaten bu işe gönülden destek olan ve bizzat orada çalışan
öğrencilerimize şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varlar.”