SAÜ Tıp Fakültesi'nden TÜSEB Projesi
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilcan Kotan'ın yürütücülüğünü yaptığı 'Myastenia Graves Hastalarında Semaforin Düzeylerinin Hastalık ile İlişkisinin İncelenmesi' başlıklı projesi Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı- TÜSEB-A Grubu Acil Ar-Ge Projeleri kapsamında destek almaya hak kazandı.
Proje kapsamında Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi Nöromüsküler poliklinikte takip edilen
otoimmün gidişli myasteni graves hastalarında, hastalığın oluş nedenine yönelik
semaforinlerin etkisi araştırılacak. Projede araştırmacı olarak Sakarya Üniversitesi Tıp
Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Doç. Dr. Özlem Aydemir, Sakarya Akyazı Devlet
Hastanesinden Uzman Dr. Esen Ciritli yer alıyor.
Projede, nörobilim alanında Ülkemizde ve Dünya’da ilk kez araştırılacak biyomarkırların
hastalığın oluşundaki etkisi azaltmak ve yeni tanısal metod geliştirmeye katkıda bulunulması
hedefleniyor.
Projeden elde edilecek sonuçlar doğrultusunda, hastalık, hastalığın şiddeti, hastalığın
prognozu ile ilişkisini ortaya koyabilecek sonuçlar elde edilmesi durumunda hastalığa dair
tanılama ve takip aşamasında güçlü, elverişli, kolay uygulanabilir bir metod geliştirmiş
olacak. Öte yandan seronegatif MG için de semaforinlerin nöromuskuler bileşkedeki iletinin
sağlıklı şekilde sürdürülmesi üzerine etkilerini ortaya koyabilecek bu çalışma, antikor titresi
ile semaforin düzeyleri arasındaki ilişkiyi de ortaya koymuş olacak.
Çalışma, MG hastalarında, klinik şiddeti yüksek olan hastalar için semaforin düzeylerinin ve
subgruplarının ilgili olup olmayacağı, hangi subgrupların böyle bir klinikle ilişkili olup
olmayacağına da açıklık kazandırmış olacak.
Çalışma sonucunda; MG hastalarında kolay uygulanabilir ve ulaşılabilir bir yöntemle, hastalık
şiddet ve prognozunu tahmin etmede kullanılabilirliği araştırılmış olacak. Projenin ülkemize
hem sosyal hem ekonomik yönden çok önemli bir katkı sağlaması bekleniyor. Tanısal
anlamlılık durumunda tanı kiti oluşturmak için AR-GE faaliyeti yürütülecek. Böylece kliniği
şiddetli seyredecek hastaları önceden tanımlamak kolaylaşabilecek, erken dönemde daha
agresif tedavi yöntemleri ve daha sık takiple hastaların uzun yoğun bakım yatışları, artmış
özürlülük durumu ve hastalığın ortaya çıkardığı yüksek maliyetli sağlık harcamalarının önüne
geçilebilecek.